top of page

Bergama Kızıl Avlu

Günümüz Bergama Kenti' nin Antik - Helenistik dönemdeki güçlü Attaloslar Hanedanlığı son bulduğunda (MÖ 133), hanedanlık topraklarının miras yolu ile Roma' ya bırakılmasıyla Anadolu'da resmi Roma Devri başlıyor. Bu sırada bölgede gelişen ayaklanmalar, karmaşalar neticesinde gelen Roma vetoları ve Attalos soyunun son buluş hezeyanları sebebiyle kent yıllar sürecek bir mali zorluğa, bir durgunluğa giriyor. Kentte varlıklı vatandaşların gayretleriyle MÖ 1. yüzyılın ortalarına doğru tekrar canlanmaya başlayan sosyal yaşam ve yapılanma faaliyetleri sonucunda MS 1. yüzyılda ve 2. yüzyılın başlarında Pergamon tekrar zamanının metropolü olan Efes ile rekabet edecek konuma geliyor ve yeni bir parlak döneme daha giriyor. İşte bu dönemde, geçmişin mimari ve kültürel gücüne hasretle; Roma İmparatorluğu'nun lütfundan yararlanma yarışı içinde büyük çaplı mimari faaliyetlere girişilen Pergamon'da aşağı şehirde yapılan en büyük tapınak, anıtsal yapıdır Kızıl Avlu. Pergamon’nun Roma İmparatorluk Dönemi görünümünü oluşturan şehir mimarisinin bir parçası, aşağı kentin en büyük anıtsal yapısı olmakla beraber, Roma Dönemi'nden günümüze ulaşmış en büyük yapılardan biridir ayrıca.

 

Yapı günümüzdeki ismini inşaasında kullanılan kırmızı tuğlalardan ve büyük avlusundan alır. Muhtemelen daha büyük bir kutsal alanın parçasıdır burası. Yapının avlusunun büyük bölümü günümüzde hala modern Bergama kentinin altındadır.

 

Bugün Kızıl Avlu ile alakalı olarak yapı elemanları ve özellikleri hakkındaki bilgiler dışında verilen herhangi bir bilgi henüz kesinlik kazanmış değil. Alanın MS 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrian (MS 117-138) tarafından yaptırıldığı düşünülür. Avlu galerilerinin çatısını taşıyan sütunların 8,5 metre yüksekliğindeki karyatidler (kadın biçimli sütun) oluşu ve bu karyatidlerin de sırt sırta duran Mısırlı tipte kadın ve erkek figürü olarak işlenmiş olmalarından ( ve ayrıca aynı dönemde Batı Anadolu'daki kimi eski tapınakların isim değiştirerek Mısır tanrılarına ait kılınmış olmasından) dolayı burasının Mısır tanrılarına özellikle Serapis ve İsis' e adanmış olduğu düşünülür ancak alanda Mısır mimarı öğeleri söz konusu olsa da kültle bağlantılı herhangi bir yazıt, adak ya da kült heykelciği bulunamamıştır. Bununla beraber alanda 2002 yılında bir kaide temeli ve olasılıkla buna ait bir aslan binicisinin gövdesi (torso) bulunmuş ve bunun tipoloji bakımından kesinlikle bir Kibele heykeli olduğu anlaşılmış. Dolayısı ile Kızıl Avlu' nun Anadolu'da dinsel yaşam anlayışının değiştiği, Roma İmparatorluğu'nun tamamında olduğu gibi Anadolu'da da geçmiş kültlerin ön plana çıktığı bir dönemde; Pergamon'un mimari ve kültürel anlamda yeniden yapılanma ve rekabete girme hareketiyle senkretik (kültleri, inanışları bir araya toplama) bir yaklaşımla, belki de kentin hayırseverleri tarafından yaptırılmış olabileceği de ihtimaller dahilindedir. Bu mimari ve mühendislik harikası devasa yapı yaptırılırken elbette zamanının Mısır tutkusu ile bilinen Roma İmparatoru Hadrian da unutulmayacaktır.

 

Yapı aşağı kentin merkezine avlusu Selinos (Bergama) çayının üzerine gelecek şekilde kurulmuş. Avluyu çapraz kesen tonozlu iki tünelle çayın avlu altından akması sağlanmış. Zamanının yüksek mühendislik göstergesi olan bu yaklaşım aynı zamanda alandaki su kültünün de bir parçası. 

 

270 x100 metre ölçülerindeki avlunun büyük bir anıtsal girişi ve onun gerisinde sırt sırta duran Mısırlı tipte kadın ve erkek figürü olarak işlenmiş sütunların bulunduğu sütunlu giriş bulunuyormuş. Bunun ardındaki tapınak 60x26 metre ölçülerinde ve mermer sövelerle çevrili, devasa boyuttaki kapısının bronz olduğu düşünülüyor. Binanın duvarlarının günümüze ulaşan yüksekliği ise 19 metre. Tapınağın arka iki yanında sütunlu galerilerle çevrili kendi avluları olan iki kule bulunuyor. Ana binanın bu avlulu kuleler ile beraber kazandığı üçlü form buradaki kült yaklaşımı açısından bilgi verici. Ana tapınım öğesi dışında yan tanrılara da tapınım olduğu düşünülüyor. Tapınağın içi kullanım itibariyle iki kısma bölünmüş, ön kısım pencerelerle aydınlatılmış iken arka kısım loşmuş. Bu arka kısıma sadece külte ait kişiler girebiliyormuş ve buradaki kaidenin üzerinde 10-12 metre yüksekliğinde oturur vaziyette bir kült heykeli bulunuyormuş. Bu alanın altında bir sarnıç ve bu sarnıçtan da yapının değişik yerlerine ulaşan tonozlu gizli geçitler ve merdivenler bugün de görülebilir.

 

Bizans'a geldiğimizde Kızıl avlu Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden biri durumunda. Osmanlı zamanında bir süre hapishane oluyor, ardından arka kulelerden biri cami olarak kullanılmaya başlanıyor. Bu cami hala ibadete açıktır.

 

Kızıl Avlu, ismini antik dünyaya bir dönem altın harflerle kazımış kuvvetli Pergamon Akropol'un aşağı kentteki yansıması gibidir. Yapı tekniği ve mimarisi itibariyle dünyada bir örneği daha olmayan, ihtişamını viran haliyle bile koruyan Kızıl Avlu karşısında hayrete düşmemek mümkün değil.

Ekim 2021

Kaynaklar 

PERGAMON'DAKİ KIZIL AVLU: GELECEĞE YÖNELİK PERSPEKTİFLERLE AYRINTILI BİR ARAŞTIRMA TARİHÇESİ / A. Hoffmann

 

Bergama Krallık Kültü / Doç. Dr. Yüksel Güngör – Bergama Belleten

 

Dijital Teknolojilere Adapte Olan Bir Kent. Bergama / N. Ebru Karabağ

  • Instagram
bottom of page