Efes Artemis Tapınağı




'...Mağrur Babil'in, üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus'taki Zeus Heykeli'ni ve Asma Bahçeler' i gördüm; Güneşin kolosusunu, yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos'un engin mezarını gördüm ama Artemis'in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti...' -Sidon'lu Antipater MÖ 2.yy-
Bugün İzmir İli, Selçuk İlçesi'ni ziyaret eden bir kişi Efes Antik Kenti' ne çok da uzak olmayan bir noktada, merkezden Kuşadası'na doğru uzanan düz bulvardaki Efes Müzesi'ni geçtikten hemen sonra sağda bir tarihi alan tabelası ile karşılaşır. Bu tabelanın işaret ettiği alan, bugün görülecek pek bir şey kalmamasından dolayı ziyaretçilerin dikkatini çekmese de aslında antik çağda dünyanın yedi harikasından biri ve hatta en güzeli olarak kabul edilen muhteşem Artemis Tapınağı' nın bulunduğu yerdir.
Artemis için antik dünyada en çok tapınım gören tanrıçadır demek yanlış olmaz. Kardeşi Apollon gibi saf ışığın tanrıçasıdır Artemis; ay tanrıçasıdır. Vahşi doğanın, hayvanların, okçuluğun, doğurganlığın ve bereketin, aynı zamanda saflığın ve bakireliğin tanrıçası olarak bilinir. Bütün bu özellikleriyle beraber elbette Anadolu Ana Tanrıça Kültü' nün belirgin bir devamıdır Artemis. İlk çağ Anadolu halklarından Likyalıların dilinde Ertemi, Lidya'da Artimus olarak geçtiği düşünülür; hatta sadece ikonografisine baktığımızda bile Frig'in Kibele'sinden Hitit'in Hepat'ına değin izlerini sürebiliriz. Mesela Artemis heykellerinin eteklerindeki arılar Hititlerin Tanrı Telepinus Mitosu ile alakalıdır. Bitki Tanrısı Telepinus kendisini bir mağaraya kapattıktan sonra doğa ölür. O’nu aramak için kutsal hayvanlarını salar tanrılar. Büyük Tanrıça’nın saldığı arı O’nu bulur ve uyurken bacağından sokunca uyanır Telepinus; O’nunla birlikte doğa da uyanır yeni baştan yaşama başlar. Tüm canlıların kurtarıcısı olarak önemli bir anlam yüklenen arı, Anadolu'da Büyük Tanrıça’nın kutsal hayvanıdır.
Antik dünyanın tamamında yer edinmiş olan Artemis Kültü içerisinde Efes Artemisi tamamen kendine has özelliklere ve öneme sahip farklı bir tanrıçadır. Zira antik çağ yazarı Pausanias'ın da MS 2. yüzyılda belirttiği gibi 'Bütün kentler Efes Artemisi’ne tapar ve insanlar onu bütün tanrılardan üstün tutar. ' Yine antik yazınlarda belirtildiğine göre Efes'te Artemis Kültü İon göçlerinden çok daha öncesine dayanmaktadır; ilk Artemis heykeli ahşaptandır ve İzmir'i de kurdukları düşünülen Anadolu'nun yerli halkı Amazonlar zamanında yapılmıştır; bu heykelin gökten indiğine inanılmıştır.
1956 yılında Efes Antik Kenti'nde yapılan kazılarda Prytaneion'da (Belediye Sarayı) üç adet Artemis heykeli bulunur. Bu heykeller kendiliklerinden devrilmiş ve zamanın toprağı altında kalmış olmaktan ziyade gayet özenli bir şekilde sarıp sarmalanarak gömülmüşlerdir. Hristiyanlığın Efes'te artan egemenliği sırasında paganizmin tapınak, heykel ve binaları yeni yapıların inşaasında kullanılmak üzere parçalanırken bir takım insanlar heykelleri bu sonuçtan kurtarmak istemişler anlaşılan ve kentin hali hazırda atıl duruma gelmiş olan Roma Dönemi'nin en önemli yönetsel binası - Belediye Sarayı dahil yapılar Efes'li hristiyan bir zengin hanımın yaptırmak istediği hamam için parçalanırken Artemis'e kıyamayıp buraya gömmüşler.
Işığa çıkarılışları arkeoloji dünyasında büyük yankı uyandıran bu üç heykel Büyük Artemis, Küçük Artemis ve Güzel Artemis olarak adlandırılırlar. Görenleri hayrete düşürecek kadar teferruatlı, yoğun ikonografi barındıran, yüksek kaliteli mermerden, incelikli heykeltraşlıkla yapılmış bu heykeller bilinen bütün Artemis heykellerinden daha kadim bir görüntüye sahiptirler. Birbirlerine çokça benzemekle beraber küçük farklılıkları bulunan bu heykellerin Artemis Tapınağının ahşaptan yapılmış ilk kült heykelinin Roma Dönemi (MS 1. / 2. yy) kopyaları olduğu yine antik yazınlarda belirtilmiş. Bugün Selçuk Efes Müzesi'nde görülebilecek bu heykellerin üçünün de dirsekleri kırık, ön kol ve eller öne uzanmış ve açıktır. Eller, heykelin taban kaidesine birer destekle bağlanmıştır, bugün bu destekler ortada yoktur, kırılmış kaybolmuştur. Sadece birinin kaidesinde desteğin son parçası yere ters kapanmış bir saksı gibi durmaktadır. Bu desteklerin ne olduğu konusunda değişik varsayımlar ileri sürülmüş olsa da özellikle efes sikkelerinin arka yüzündeki artemis betimlemelerinden ve Anadolu Ana Tanrıça ikonografilerilerinden hareketle bunların artemisin kollarından sarkan eğrilmiş yünler olduğu, yere değdikleri yerde üçe ayrıldıkları ve üçlemenin de artemisin bakire, kadın ve ana özelliklerini yansıttığı düşünülmüştür. Ayrıca artemisin bu kolları ve elleri öne doğru uzanmış duruşu hristiyanlıkla beraber Ana olarak Artemisin yerine geçen Meryem'in de duruşu, heykellerinde betimlenişi olmuştur.
Büyük Artemis'in başında üç katlı bir tapınağın betimlendiği, Efes olduğu düşünülen bir başlık bulunur, bu haliyle Frig'in Kibelesidir; Güzel Artemis'in başında ise çok daha sade bir başlık bulunmakla beraber omzunu çevreleyen dolunayın üzerindeki kanatlı hayvan betimlemeleri ve boynundaki burçların simgelendiği zodyak kolyesi hayli etkileyicidir. Güzel Artemisin iki yanında duran geyik oldukları düşünülen iki hayvan ise bize şüphesiz yine Anadolu Ana Tanrıça Kültü' nün binlerce yıllık geçmişini hatırlatır. Heykellerin yüzlerindeki arkaik gülümseme ise Hitit imzalı dünya üstü ifade geleneğinin yansımasıdır.
Dimdik duruşlu ve sıkıca sarılmış kıyafetle betimlenen heykellerin kolları üzerinde arslanlar, yere yaklaştığı yerde bir ağaç kökünü yansıtır şekilde hafifçe genişleyen etek bölümünde üçer üçer yan yana dizilmiş, ayaklardan yukarı doğru yükseldikçe her biri daha büyükçe resmedilmiş karacalar, boğalar, kanatlı at ya da aslan benzeri hayvan motifleri, arılar görülür. Bütün bunlar Artemis'in doğaya, hayvanlara, doğurganlığa, berekete, döngüye olan hakimiyetini belirten sembollerdir.
Heykellerin en önemli özellikleri göğüs kısımlarında bulunan ve neyi temsil ettikleri konusunda henüz bir görüş birliğine varılamamış olan kabartılardır. Kimileri bunların doğurganlığı temsil eden memeler olduğunu söylerken kimileri sunu boğalarının hayaları olduğunu ileri sürmüş kimileri ise bereketi temsilen tohum olduklarını iddia etmiştir.
Efes'in koruyucusu, patronudur Artemis; limanın, ticaretin, bereketin; doğanın, hayvanların, doğumların...kısacası hayatı değerlendiren her şeyin koruyucusu olarak görülmüştür ve böyle bir tanrıçaya da antik dünyanın en güzel tapınağı yapılmıştır elbette.

Efes Artemis Tapınağı çok evreli bir gelişim süreci gösterir; çok kereler yıkılır, tahrip edilir ve her seferinde daha görkemli bir şekilde tekrar ayağa kaldırılır.
Tapınağın bulunduğu alanda, alt katmanlarda ilksel bir sunu alanı olduğuna inanılır. Şu anda bile tapınağın temeli yüzeyin metrelerce altındadır. Mevsime göre hala sulak ve batak olabilen alanda yapılan kazılarda buradaki kültün üç kült temeli (kayası - kaidesi) çevresinde geliştiği belirlenmiş. Karun zamanında yapılan ilk gösterişli tapınaktan evvel alanda birden fazla kültün bulunduğu, bu zamandan sonra ise kutsal alanın tamamen Artemis'e adandığı düşünülmekte.
Kutsal alanda ilk evrede, MÖ 750 lere tarihlenen oldukça basit plan karşımıza çıkar; 4.25 x 2.67 m ölçüsünde bir atlar ve 4.34 x 2.86 m. lik bir heykel kaidesinden ibarettir bu kutsal alan. Kazılar esnasında heykel kaidesinin altında çok değerli altın-fildişi rahibe heykelleri, Lydia Kralı Alyattes dönemi ile ilişkili altın sikkeler dahil olmak üzere 1500'e yakın obje bulunmuş. (Bkz. British Museum)
MÖ 650'lere tarihlenen ikinci evrede bu iki basit yapı (altar ve heykel kaidesi) birleştirilerek 11.17 x 6.44 m ölçülerinde üstü ve önü açık “U” tipli bir yapı oluşturulmuş; bu yapı Anadolu Ana Tanrıça Tapınak geleneğine uygun olarak batıya bakar olarak inşa edilmiş.
Üçüncü evrede, MÖ 600'lerin sonundan itibaren mimari anlamda bir yapılanma söz konusu. Bu evrede önceki basit tapınağın yerinde 14.63 x 28.20 m boyutlarında tam bir tapınak inşaa ediliyor. Tapınağın batıya açılan ön kısmına 4 lü bir dizi ahşap sütun yapılıyor. Temel olarak tapınağın yeri (heykel kaidesiyle sunak) değişmiyor. Ayrıca bu evrede tapınağın etrafı basit bir duvarla (temenos) çevreleniyor.
MÖ 570 civarı Efesliler antik dünyadaki mimari değişime uygun olarak tapınağı büyütmeye karar veriyorlar; temel olarak tapınağın yeri (heykel kaidesiyle sunak) yine değişmemekle beraber öncekinden çok daha büyük ve görkemli bir tapınak inşaa ediyorlar. İşte bu dönemin tapınağı Lidya Kralı Ünlü Kroisos (Karun) tarafından yaptırılıyor ve Kroisos tapınağa kaideleri gerçek insan boyutlarında kabartmalarla süslü ünlü sütunları ( Columnae Caelatea ) hediye ediyor. Tapınak bu sebeple Kroisos Tapınağı olarak da anılıyor. Alanda o zamana kadar yaşayan farklı kültler yerini tek Artemis kültüne bırakıyor.
Tapınağın bu dönemdeki mimarları Knossoslu Chersiphron ve oğlu Metagenes. Alan bataklık olduğundan ve bataklık zemine temel oturtmak zor olduğundan zamanın en ünlü mimarı Thedoros da inşaaya katılıyor ve temelin altına odun kömürü ve koyun postu koyulmasını tavsiye ediyor, bu katmanın üzerine de büyük kayrak taşları koyularak temel oluşturuluyor. Alandaki kazılar sırasında kömür ve yün kalıntılarına ulaşılmış.
Zamanın ünü günümüze kadar zenginliği ile ulaşmış Lidya Kralı Karun için bu tapınağın ihtişamı bir prestij meselesi. Antik yazınlarda tapınakta 36 tanesi kabartmalı olmak üzere 127 sütunun bulunduğu belirtilir. Köşelere göre sütün aralık ölçülerinin değişmesiyle yapıya ayrı bir hareket ve boyut kazandırılır. Çift sıra sütun mimarisiyle inşaa edildiği sulak alandan Artemis'in doğa koruyuculuğunu yansıtır bir biçimde sanki kendiliğinden fışkırmışçasına etkileyici göründüğü yazılan tapınak 55 x 115 m ölçüsüyle antik dünyanın tümüyle mermerden inşa edilmiş en büyük yapısı ve inşaası 120 yılda tamamlanıyor.
Tapınağın ünü bu zamandan sonra antik dünyada gittikçe yayılıyor; bir kutsal alan, hac merkezi olmasının yanısıra antik dünyanın ticaret merkezi haline geliyor; çevresinde zengin bir yerleşim oluşuyor. Etrafındaki dükkanlarla, pazarlarla, kutsal limanı ile Artemis'in koruyuculuğunda neredeyse bir banka gibi çalışıyor. Tapınak o zaman denizin kıyısında.
Tapınağın tamamı mermerden yapılsa da çatısı ve iç arşitravı ( sütun üzeri hatıl ) sedir ağacından. Bu sebepten, anlatıya göre ünlü olmayı isteyen Efesli Herostratos, MÖ 356 yılının 21 Temmuz gecesi tapınağı yaktığında yapı hayli hasar alıyor ama o gece Artemis'in tapınağı koruyamamasının bir sebebi var elbette; Artemis o gece Makedonya'da Büyük İskender'in doğumuna yardım ediyor.
Büyük İskender MÖ 334' te doğduğu gece yanan Artemis Tapınağı'na varıyor, yıkıntılar arasında kurban kesiyor ve fetihleri için dua ediyor; tapınağa isminin yazılması karşılığında bağışta bulunmak istiyor ancak Efesliler 'bir tanrıça için bir tanrının tapınak yapmasının uygun olmayacağı' şeklindeki kibar bir mazeret ile isteği geri çeviriyorlar. Yine de ardından yeri hiç değişmeyen sunağıyla tapınağın yeniden inşaasına başlanıyor.
Yeni tapınağın mimarisi bir önceki tapınak antik dünyada büyük bir ün kazandığından aynı şekilde tasarlanıyor; ancak bu sefer zemin bataklığı ile ilişkisini iyice kesmek ve daha da yüceltmek için 13 basamaktan oluşan yaklaşık 3 m yüksekliğinde bir podyum üzerine inşaa ediliyor, kaideler üzerinde yükselen yivli sütunlar ise 19 m, yine bazı sütunlarda geniş bazı sütunlarda dar yivlerle tapınağa hareketlilik ve boyut kazandırılıyor.
Tapınağın arşitravı bu sefer tamamen mermerden yapılıyor. Ön kısımdaki iki sütun arası açıklık 8.75 m ve bunun üzerini kapatan tek parça arşitrav bloğunun ağırlığı ise yaklaşık 24 ton. Antik çağ teknolojisine göre böyle bir açıklığı kapatmak imkansız göründüğünden bu işin Tanrıça Artemis’in yardımıyla başarıldığına inanılıyor.
İşte bu son inşaadan sonra, başından beri heykeltraşların ve mimarların bütün maharetlerini gösterdiği, renkli mermer sütunları, ihtişamı ile göz kamaştıran; Artemis'in koruculuğuyla bir hac merkezi ve etrafında bereketli bir ticaretin süregittiği bir ticaret merkezi; başta Kelopatra'nın kız kardeşi 4. Arsinoe olmak üzere tehlikede olanların sığındığı bir sığınak; altınların emanet edildiği bir kasa ve antik dünyanın yedi harikası içinde en güzeli olan Efes Artemis Tapınağı yaklaşık 500 yıl daha tüm işleviyle yaşıyor.
Tapınak MS 263'te Gotlar tarafından yağmalanıp yakılıyor; ardından hristiyanlığın bölgede hakim oluşuyla paganizmin tanrılarına tapınaklarına ve uygulamalarına yönelik tepki ve yasaklarla tamamen yıkılıyor. Hatta bazı hristiyan kaynaklarında, Hz İsa'nın ölümünün ardından Hz Meryem ile beraber Efes'e gelen Aziz Yahya'nın daha sonra Artemis Tapınağının sütunlarıyla yapılan kilisesinin bulunduğu yerden tapınağın yıkılışını izlediği yazılıyken bazı hristiyan betimlemelerinde Aziz Yahya tapınağı kendi elleriyle yıkmaktadır.
Efes'te tapınağın mermerleri Aziz Yahya Kilisesi'nin ve Osmanlı zamanında İsa Bey Camii'nin yapımında kullanılıyor.
Peki yıkılan Artemis Tapınağı ve hristiyanlık tarafından yasaklanan tanrı - tanrıça, tapınak, pagan ritüelleri ile beraber insanların içindeki binlerce yıllık Koruyucu Ana Tanrıça alışkanlığı öylece uçup gitmiş midir dersiniz? Elbette hayır! Bütün zenginliği, antik dünyanın tamamına hakim ticareti, Kadim Anadolu Ana Tanrıça serüvenini üzerinde taşıyan güçlü Artemis Ana kültü ile Efes yeni bir dinin yayılması için en önemli noktalardandır elbette ve Artemis'in yerine onun bütün özellikleriyle Meryem Ana'nın oturması da şaşırtıcı değildir. Meryem'in Tanrıyı Doğuran Ana' lığı ( theotokos ) hristiyanlığın 1. Efes Konsülü'nde ( MS 431) kabul edilince insanlar resmi bir ana tanrıçadan da mahrum kalmamış olurlar. Artemisin yerine devşirilen Meryem'in Efesliler tarafından kabulü hristiyanlığın yayılımında oldukça önemli bir rol oynar. Bugün Efes Bülbül Dağı' ndadır Meryem Ana Evi.
Bizler bugün düşünce yapımız ve bilgimiz bağlamında pagan inanışın tüm öğelerinden ayrılmış olsak da Anadolu'da en baştan beri süregelmiş dağları, ormanları, sularıyla doğaya; yaşamı paylaştığımız hayvanlara; göğe, yere ve insanüstü'ne; berekete, afete; cezaya ve ödüle yaklaşımın sembolü olan Ana Kültü' nün serüvenini Prehistorik Çağdan yıkılan Artemis Tapınağı'na kadar sürmek hayli keyifli, eğitici ve masalsı olacaktır. Belki de 'İrem'in Yıkılan Sütunları'dır Artemis Tapınağı...
Eğer yolunuz düşer de ziyaret ederseniz, alanı kendilerine ev yapmış su kuşlarını seyrederken burada zamanında neler neler yaşandığını hayal etmeyi unutmayın.
Ocak 2022
Kaynaklar
Efes Artemis Tapınağı – Vedat Keleş
Efes Artemis Tapinagi. Antik Dünyanin 7 Harikasi, Aktüel Arkeoloji Dergisi, Eylül-Ekim 2017 / Sabine Ladstaetter
Ephesos Kenti Tanrı(ça) ve Kültleri - Gülseren Alkış Yazıcı, Hüseyin Üreten