Karabel Hitit Anıtı

Karabel Anıtı İzmir'in doğusunda, Bozdağlar dağ silsilesinin en batıdaki ucu olan 1.510 metre yüksekliğindeki Nif Dağında, Karabel Geçidi' nde bulunur.Geçit Nif ve Torbalı ovalarını birbirine bağlayan 450 metre rakıma sahip sarp bir geçittir.
Anıt geçidin güneye bakan yamaçlarında, çok sert ve boz renkte kalker bir kayanın içine, sel suyundan kırk metre yukarıya kazınmıştır.Yaklaşık 2,5 metreye 1,5 metre boyutlarındaki bir niş içine işlenmiştir; yandan görünen ve doğuya doğru bakan bir adam portresidir.Sol elinde bir mızrak, sağ elinde bir yay tutar. Başında koni şeklinde bir külah vardır; ayakkabılarının ucu kıvrıktır.Figürün yüzünün karşısında, başın hizasında 3 satırlık oldukça aşınmış ve güçlükle görülebilen Luvice bir yazıt bulunur.
“Mira (ülkesi) kralı Tarkasnava,
Mira ülkesi kralı Alantalli’nin (oğlu),
Mira ülkesi kralı …’nin torunu.”
Anıt 1839 yılında fransız gezgin Charles Texier tarafından keşfedildiğinde arkeoloji ve tarih araştırmaları dünyasında büyük bir heyecan yaratır; kabartmada resmedilen kişinin kimliği uzun süreler tartışma konusu olur.Başta anıtı gören ve inceleyen bilim insanları anıtın MÖ 5. yüzyılda yaşamış ünlü tarih yazarı Halikarnasos 'lu Herodot'un bu bölgedeki tasvirlerinden bahsettiği Mısır kralı Sesostris'e ait olduğunu düşünürler. Heredot "... Iyonya'da bu kişinin kayalara oyulmuş iki tasviri vardır, biri Efes-Foça yolunda diğeri Sard'dan Smyrna'ya giden yolda. Her iki yerde de kayaya oyulmuş, dört buçuk kübit yüksekliğinde, sağ elinde mızrak sol elinde ok ve yay taşıyan bir adam vardır, bir omuzdan öbürüne göğsünde Mısır hiyeroglifi ile yazılmış bir yazı bulunur, yazıda 'Bu ülkeyi kendi omuzlarımla fethettim.'" yazmaktadır...' diye bildirir. Anıt Heredot'un bahsettiği antik Sardes -Smyrna yoluna yakın olmakla beraber, Sardes - Ephesos yolu üzerindedir.Bugün anladığımız kadarıyla Herodot ya mevki tasvirinde bir hata yapmıştır ya da Karabel' dekine benzeyen farklı anıtlardan bahsediyor olmalıdır.Bir diğer tahminde bulunursak Heredot'un anıtlarla ilgili bu bilgilendirmesi o dönemlerde yaygın olan ve örnekleri çokça mevcut olan Batı Anadolu köklerini doğudan koparma politikasının bir ürünü olabilir.
Ancak zaman içerisinde, ilk önce 1843 Alman bilgin Heinrich Keipert' kabartmadaki resmin Çorum Boğazköy'deki Yazılıkaya kaya kabartmalarıyla benzerliğini belirler, ardından Hitit çivi yazılı belgelerin okunması ve Luvi hiyerogliflerinin çözümlenmesiyle Kurt Bittel, Helmuth Theodor Bossert, Hans Gustav Güterbock, Ekrem Akurgal, Heinrich Otten ve Annelies Kammenhuber gibi birçok bilim adamı bu tarihsel kalıntının Hitit kültürüyle ilgili olduğunu saptar.İlerleyen bilimsel verilerin sonucunda İngiliz araştırmacı David Hawkins 1998 yılında Karabel Anıtı'ndaki hiyeroglif yazısının, Günümüzden 3300 yıl öncesinden MÖ 13. yüzyıldan kalma, Luvi ideogramı şeklinde yazılmış olduğunu belirler ve yazının anlamını çözer.
Portresi kayaya kazınmış savaşçı şahsiyet Mira ( Ülkesi ) Kralı Tarkasnava'dır.
Peki kimdir bu Kral Tarkasnava ve neresidir bu Mira Ülkesi?
Batı Anadolu'da bugün bizim Antik Çağ Medeniyetleri olarak andığımız ve kalıntılarını büyük bir keyifle gezdiğimiz medeniyetlerin öncesinde yerel krallıklardan oluşan ve konfederasyonlar tarafından yönetilen medeniyetler yaşamaktaydı.Bugün antik kentlerimizde yapılan ayrıntılı kazılarda izleri gün ışığına çıkmaya başlayan bu medeniyetlerden biri olan ve yazıtta bahsi geçen Mira Ülkesi, başkenti Apasa (Ephesos) olan Arzava Konfederasyonunun bir ülkesi idi.Olasılıkla İç Ege'de Afyon’nun batısında, bugünkü Akar Çay’la Porsuk Çayı’nın üst kollarındaydı diyebiliriz. Kral Tarkasnava ise Boğazköy mühürlerinde ilk hatalı okuma ile Tarkondemos olarak adlandırılan ancak daha sonra ismi Tarkasnava olarak kesin kabul gören Arzava son dönem krallarındandı. Bu konfederasyonların lokalizasyonları tam ve kesin olarak yapılamasa da seferleri ve işleri hakkında tanrılarını bilgilendirmek üzere binlerce tablet yazan Hitit Medeniyeti sayesinde hepsi Batı Anadolu'da yer alan Lukka, Seha Nehri Ülkesi, Hapalla, Vilusa, Masa gibi diğer bölge ülkeleriyle ilişkide olduklarını ve bunlar gibi Batı Anadolu’daki 22 krallığın oluşturduğu genel konfederasyona Assuva Konfederasyonu denildiğini biliyoruz.Bu bölgelerin halkının Luvi kökenli, dillerinin ise Luvi dili olduğunu biliyoruz; hatta bu sebepledir ki Anadolu'nun çoğuna hükmeden ve bu yukarıda saydığımız ülkeleri de (arada seferlerle) kendi vasalı olarak yöneten Hitit'in resmi yazılarında çivi yazısı kullanırken halka açık anıtlarda Luvi ideogramlarını kullandığını biliyoruz.MÖ 1200' lerde ( ki ünlü Truva Savaşı dönemidir) deniz kavimlerinin akınları sonucunda Anadolu'daki bu medeniyetler isimleri değişerek veya tamamen tarih sahnesinden çekilmişlerse de Luvi kültürünün yansımalarını günlük hayatımızda, Luvi dilinin öğelerini ise günlük dilimizde hala yaşamaktayız.Luvi' nin Anni' si, Hitit' in Anna'sı, Türkçe' nin ise Anne' sidir misal.
Anıt 1884 tarihli Aydın Vilayeti Salnâmesi’nde “âsâr-ı atîkeden olarak nefs-i Nif’e iki saat mesâfede Mahmut Dağı Karabelnâm mevkiin cânib-ı şarkîsinde cesîm ve heybetli taşdanmâmul bir Arab heykeli” olarak tanımlanır.Bu sebeple bölgede uzun süreler 'Arab Heykeli' olarak anılır.Ardından Anadolu'daki Hitit keşiflerinin dünyada yarattığı heyecan ve anıtın Hitit bağlantısı ortaya çıkınca bölge halkı anıta ayrıca sempati ile yaklaşır ve ona 'Eti Baba -Hitit Baba' ismini verir. Anıtın bulunduğu geçide 1926 yılında dönemin valisi Kazım Paşa Kütahya çinilerinden bir Tak-ı Zafer yaptırır. Anıt ve bulunduğu bölge arkeoloji ve tarih araştırmaları dünyasından hayli ziyaretçi çeker.
Peki sonra ne olur? Aslında anıtın hemen yakınlarında daha silik halde olsalar da iki anıt daha vardır.İlk keşif yapan araştırmacaların makalelerinde uyardıkları üzere dar olan Karabel Geçit yolunun 70'lerdeki genişletme çalışmalarında bu anıtlar yok olurlar.Kazım Paşa'nın yaptırdığı tak ise 2002 yılında bir kamyonun çarpması sonucu yıkılır, tekrar yapılmaz. Karabel Anıtı, Eti Baba ise, sonuncusu 2019 yılında olmak üzere bir değil birkaç sefer hazine avcıları elinden ağır tahribat görür.Belki erir de içinden üzerimize altın dökülür, zengin oluruz diyen ileri zekalılar evvela anıta asit atarlar, anıtın bulunduğu kaya bloğunu boydan boya asitle yıkarlar, ardından hilti ile delikler açarlar, keski ile oyarlar; anıtın detayları kaybolur, alt kısmı neredeyse silinmiş haldedir.Anıtın bulunduğu yerde bugün bile herhangi bir koruma önlemi alınmamaktadır, insan elinden tekrar hasar görmeye oldukça açık bir haldedir Karabel Anıtı. Anadolu'da hazine avcıları tarafından basiretsizce hasar gören hatta yok edilen bunun gibi daha çok eser vardır ne yazık ki.
Bu sebeple antik şehirlerimizden dünyanın müzelerine kaçırılan eserlere hayıflanır, üzülür, sinirlenirken, bu kadim topraklarda 3300 yıllık anıtı asitle eritmeye çalışıp hilti ile delebilecek zihniyetler barındığını unutmamız, çuvaldızı kuvvetlice kendimize batırmaktan çekinmememiz gerekmekte.
Karabel Anıtı Anadolu Bronz Çağ yerel halkı yekpare kültürünün Batı Anadolu'daki kanıtı olarak oldukça önemlidir.Bunun gibi Kuzeybatı ve Güneybatı Anadolu'da keşfedilen ve kazılarda ortaya çıkan buluntular Anadolu halkı Luvilerin ve Mira ülkesi kralı Tarkasnava gibi varlıklarını kayalara kazıyan külahlı Anadolu Krallarının tarihine ışık tutacaktır.
Biz geçen gün yolu bilinçli olarak alıp Mira ülkesi kralı Tarkasnava'ya özürlerimizi ilettik, siz de yolunuz düştüğünde Kemalpaşa-Torbalı yolu üzerinde, Karabel Geçidi' nde 'Hitit Kayası' yazan küçük tabelayı arayın.Pişman olmazsınız.
03.05.2021
Kaynaklar:
M.Ö. II. BİNYIL BATI ANADOLU’SUNDA YER ALAN ARZAVA ÜLKELERİYLE
İLGİLİ COĞRAFİK DEĞERLENDİRME / Serkan Demirel
Tarkasnawa King of Mira ‘Tarkondemos’, Boǧazköy sealings and Karabel / J.D. Havkins
Karabel Kaya Anıtı / Hasan Peker, Daniş Baykan
KARABEL HİTİT ANITI / Rahim Sağ - Kemalpaşa Aktüel